Dil Seçin TR عربي
Bilinçli Varoluş Topluluğu kavramını anlamak için önce var olmanın ne demek olduğunu bilmemiz gerekir. 

İnsanın kendi arayışında gelebileceği en üst nokta olan varoluş farkındalığı, çoğumuz için "ben zaten varım işte" diyerek geçiştirilebilecek gibi görünse de; kendini arama yolculuğundaki insan ancak tüm kimliklerinden, düşünce ve duygularından, yargılarından, doğru ve yanlış olarak etiketlediği değerlerden arındıktan sonra mutlak uyanışını yaşayabilirse gerçekten var olduğunun farkına varabilir. 

Nirvana, samadhi, aydınlanma, hakikate erme gibi birçok şekilde tanımlanan bu deneyimi yaşayan insan, zihninin yarattığı tüm illüzyonlardan çıkarak ilk defa içinde yaşadığı dünyayı çıplak gözlerle görebilir. Bu uyanışı yaşayan 40 yaşındaki bir insan için ilk farkındalık çoğu zaman; "ben 40 yıldır uyuyormuşum" olur. 

Uyanış yolculuğundaki insan, uyandığını sandığı birçok aşamadan geçer. Zihin oldukça kurnazdır ve farklı seviyelerde sanal uyanış simülasyonları yaratarak kişiyi uyandığına ikna etmeye çalışır. Birçok kişi de bu aşamalarda gerçekten uyandığını zannederek, bu zanlar dünyasının içinde yaşamaya başlar. Şanslı olanlar, bir süre sonra bu zan'lardan da kurtularak yolculuklarına devam ederler. Bu yolculuk, artık kişinin kendi varlığından başka hiçbir şey kalmayana kadar devam eder. 

Varoluş farkındalığı geldiğinde ve kişi artık eminlik makamında olduğunda, artık dışarıda yargılayacak, suçlayacak, nefret edecek, kıskanacak, aşağı ya da üstün görülecek kimse kalmaz. İnsan, etkileşimde bulunduğu herkesin kendi evreninde yaşayan, kendi iç dünyasının yansımaları olduğunun farkındalığıyla herkese ve her canlıya sonsuz, koşulsuz bir aşk duymaya başlar. Her şeyden önce kendini sevmeyi öğrenen insan, yansımalarının da kendisine ait olduğunu bildiğinden istemsizce onlara karşı da bir şefkat duymaya başlar. 

İşte Bilinçli Varoluş Topluluğu; bu farkındalığa erişmiş insanların bir araya gelmesiyle oluşur. Bu toplulukta birden fazla kişi yoktur ve hatta "kişi" kavramı yoktur. Bu topluluğun içindeki insan, kendi çevresini kendisi gibi yüksek frekanslı diğer insanlarla çevrelemenin verdiği huzur ve güven duygusunun tadını çıkarır. Kimseyi yargılamaz ve en önce de kendisini yargılamaz. Dolayısıyla kimse de onu yargılamaz. Herkesi sever ve en önce de kendisini sever. Dolayısıyla herkes de onu sever. 

Elbette bu topluluk, topluluk içinde topluluklar barındırır. Kişi, varoluş farkındalığına yürüdüğü bu yolda elbette kendi bilinçaltı yansımaları ile karışılaşır ve önceleri onlara kızabilir, yargılayabilir, kıskanabilir, sevmeyebilir, korkabilir, korkutabilir... Bu da yolun bir parçasıdır. Kendi zayıf ve karanlık taraflarımızı görüp, buna rağmen kendimizi olduğumuz gibi kabul edip sevmeyi öğreneceğimiz bu yolun varacağı yer yoktur, hedef aslında yolun kendisidir. 

İlim, kendini bilmektir. Kendini bilme yolculuğundaki insan, yol boyunca kendisinin türlü varyasyonları ile karşılaşır. "Kendisi" diye bir şey kalmayana kadar bu karşılaşmalar devam eder. 

Bu gerçekliğin de farkında olarak; Bilinçli Varoluş Topluluğundaki tüm canlarımızı yargılamadan sever, onlara yolculuğunda doğru rehberlik etmeye niyet ederiz. Rehberlik edecek olan da kendileridir. Bu topluluğun içinde gurular ve öğrenciler yoktur. Herkes kendi içsel ustalığını açığa çıkarmak için bu yoldadır ve herkes birbirinin hem rehberi hem de öğrencisidir. 

Bilinçli Varoluş Topluluğunun herhangi bir dini ya da siyasi amacı yoktur. Bu toplulukta kimsenin dini inancı ve siyasi görüşü sorulmaz, kimse bu konularla ilgilenmez. Topluluğun en büyük işlevi, kendimize aynalar sunmasıdır. Kendini bilme yolundaki insan sosyal bir varlıktır ve gözlemci olmadan kendisi de var olamaz. Gözlemlediği de kendisini gözleyen de aynı özdür. İç içe geçmiş sonsuz evrenlerin kendi içinde olduğunu bilen insan, etkileşimde olduğu herkesin de kendi iç dünyasında var olduğunu fark ettiğinde varoluşun sevgi ve merhamet dolu dansı başlar. Topluluğumuz, bu açıdan bakıldığında ancak bir dans topluluğu gibidir... 

Bilinçli Varoluş Topluluğumuz ile farklı şehirlerde kamplar, inzivalar, workshoplar ve sohbetler yapıyoruz ve hepimizin aynı dili konuşuyoruz ve aynı şeye inanıyoruz; Sevgi!...

Sevgiyle... 

Dharma...