Dil Seçin TR عربي
SEN NASIL BİRİSİN? BEN SENİ TANIYORUM, GEL ANLATAYIM - PART 1

Kendini Tanıma yolculuğunun başında, daha dünyaya gözlerini yeni açmışken elbette kendini başkalarının sözlerinde ve gözlerinde aradın…
Başkalarının senin hakkındaki söylemleri ile kendini tanımlamaya başladın ve onların davranışlarıyla, sana gösterdikleri değer ve sevgi ile neye ne kadar layık olduğuna ve neye nasıl da layık olmadığına karar verdin. Neye ne kadar yeterli neye ne kadar yetersiz olduğuna karar verdin..

Bu anlaşmalar senin elinde değildi.. Çünkü henüz, ‘kendi kendini değerlendirmek’ anlamına gelen iç-referans yetin yoktu. Ancak yavaş yavaş arkadaş seçimleri yapmaya başlamıştın, Ebru’yu sevmiyor ama Ece’yle yan yana olmaya bile bayılıyordun. Kutuplaşmalar, bölünmeler sanki bir barajın kapakları açılmış gibi akmaya başlamıştı bilincine.. Birileri senin en sevdiğin arkadaşların birileri ise düşmanların olmuştu… Onlara hava atılır ya da bir şeyler ispatlanırdı…
Kendini kanıtlama ihtiyacı, haklı olma mücadelesi, ve ‘en’ ve ‘daha’, güzel ve çirkin, favorable ve unfavorable (tercih edilmek istenen ve tercih edilmek istenmeyenler) kavramlarıyla tanıştığından… Ego’nun Hep “en iyi” olan tarafta olma savaşı ve mücadelesi başlamıştı. Sen en iyi olmalıydın…

Bu mücadelen yaş ilerledikçe çok yorucu ve yıpratıcı olmaya nihayet başladı… Sonuçsuz bir yarış gibi, koştukça koşuyor ama hiç bir yere varamıyordun. Çünkü her zaman iyinin daha iyisi vardı ve her zaman bir yerlerde belli standartların altında kalabiliyordun… Yogayı öğrensen, Dansta geriydin, Keman çalmayı öğrensen, Yemek yapmakta beceriksizdin… Ayrıca Ne yapsan, neyi başarsan daha iyisini yapmış birileri ile karşılaşıyordun,  ‘Yetersizlik’ hissi seni terketmiyordu ve o meşhur arkadaşın ‘Değersizlik’...

Söyleyip söyleyip gerçekleştirmediğin işlerin altında ezildiğin de oldu, İçsel gücüne ve motivasyonuna rağmen içindeki o “ Amaaan yapacaksın da ne olacak, sana Grammy ödülü mü verecekler.” diyen sesi alt edemedin.. İçerde bi ses ha bire seni ve işlerini değersizleştirmeyi sürdürdü…


Bu hisler ve düşünceler artık yaşamını kilitleyene kadar ona izin verdin, sonra, değersizlik çemberinin her bir milimini tavaf ettiğinden sonra, aklına şöyle bir soru geldi?
Bir dakika… Benim değerimi ve bir konudaki yeterliliğimi KİM belirliyor?
Kim bana işlerimin değersiz olduğunu söyledi?
Ve daha da derine inip daha da samimi bir yerden yüzleşmeyi seçtiğinde, ve eğer bu işi kökten şifalandırmaya açılmışsa yüreğin, o anda da kendine şu soruyu sordun;

Böyle değersiz olduğuma inanmak bana ne kazandırıyor? Ne katıyor?
Yani bu değersizliğin altında ne var ? Dış referanslılık hali seni yiyip bitirdiğinde, bu hapishane artık sana dar geldiğinde ve kalbin bu hal içinde yeterince ezilip üzülüp bitap düştüğünde, YENİDEN DOĞMA vaktin geldi…

Bu kez kendinle ilgili daha önceki tüm tanımlamalardan özgürleşmeye hazır OLdun.
Bu kez seni senden başka kim tanımlayabilirdi ?
Birileri seni çirkin birileri de seni güzel buldu. Güzel bulunduğunda sevinip, çirkin bulunduğunda yerinmek, Yani içsel gücünü ve motivasyonunu dışarıya bağımlı kılmak halinin yoruculuğu ve saçmalığından kurtulmak gerektiğini anladın. Dışarısı çok değişken, ve hep değişken olacak, ANladın. Kendine Merkezlenmek gerektiğini ANladın.


Şimdi Kendinden Şüphe’nin hiç bir kırıntısı kalmayacak şekilde bir temizlik yaşadın içeride, geçmiş tüm tanımlamalardan özgüreştin ve Ben kendime NE söylersem öyleyim dedin…

ŞİMDİ, Farket sen bu iki hal arasında hangisindesin?
Gücün, dışarıdan gelecek yorumlara, seslere ve davranışlara mı bağlı, değerin bir başkasının sana verdiği kadar mı ? Yoksa Değerini belirleyen SEN misin?


Gel.. biraz daha ilerleyelim ve kendimizi yeniden yapılandıralım..

Sen tanımlanabilir bir şey değilsin, dışarıdaki yorumlardan bunu gördün, hem güzel hem çirkin dediler, hem beğediler hem beğenmediler, hem hayran oldular hem yerdiler… Öyleyse farket
  1. Sen hem ikisi de DEĞİLSİN, hem ikisi de OLdun ve OLabilirisin… Öyleyse SEN HER ŞEYSİN… HEPSİSİN…
  2. Böylelikle, ANladın ki Sen tanımlanabilir değilsin.
  3. Ve daha da ötesi SEN kendinle ilgili ne düşünüyorsan O’sun, Öylesin…
Tıpkı Yaradan’ın “Ben kulumun zannı gibiyim..” dediği gibi… Sen de Kendinle ilgili zannın neyse osun…

Şimdi SEÇme VAKTİ…
Sen Kimsin?
Sen nasıl birisin?

Al eline bir kağıt kalem ve sor, cevapla, hisset… Şekillendir kendini, hatırla, Sen Öz’sün yani bunların HİÇBİRİ DEĞİLSİN. Sen bilinçle kim olduğunu SEÇen ve OLANsın, Sen Kendine ne dersen O’sun…